9 Şubat 2012 Perşembe

Howl's Moving Castle

Miyazaki klasiği Howl's Moving Castle ile Anime bölümümüze devam edelim.

Howl'un Yürüyen Şatosu ile etrafta duyabileceğiniz bu anime ''Aşk'' üzerine :)

Spirited away kadar görselliği yok belki ama konusu itibari ile oldukça keyifli dakikalar geçirtecek bir anime.


Filmimiz şapka dükkanındaki Sofi adlı kız ile başlıyor.Kendi Dünyası'nda yaşayan Sofi, kendini güzel bulmayan, hayatı her gün rutin şekilde yaşayan bir genç kızdır.Bir gün Çarşı'da kendisine sarkıntılık eden askerlerden kendisini koruyan ''Howl'' ile tanışır.Howl ise çapkın ve bir o kadar da yakışıklıdır.İster istemez bu durumdan etkilenir ve Howl'a karşı bir şeyler hissetmeye başlar.

Aynı gece Şapka Dükkanına döndüğü zaman ise kendisini kötü bir sürpriz beklemektedir.Zamanında Howl'a aşık olan fakat bir türlü cevap alamayan Kötülükler Cadısı tarafından büyülenir Sofi.Birden 90 yaşında  bir ihtiyar olmuştur.Kötülükler Cadısı'nın ise Howl'a sofi aracılığı ile bir mesajı vardır.


Kimsenin kendisini bu halde görmesini istemediği Sofi,  kasabadan çok çok uzaklara başının çaresine bakmak üzere evi terkeder.Bu yolculukta karşılaşacağı ''Korkuluk'' sayesinde kendisini Howl'un yürüyen şatosunda temizlikçi olarak bulur.

Sophie bir yandan aşkı, masumiyeti, kötülüğü, fedakarlığın ne demek olduğunu tadacaktır.Bir yandan Şato'da bulunan ateş cini Calcifer ile birlikte büyülerinden kurtulmayı ilke edinirler, diğer yandan da büyücüler arasında süregelen savaşı durdurmaya ve bu savaşta Howl'a destek olmak için ellerinden geleni yaparlar.

Bu Masal'ın sonunda her şeyin ''sevgi' ile çözülmesi ise, pek sürpriz değil :)


Dediğim gibi bu biraz Masalsı bir anime.Bir Dünya'dan başka bir Dünya'ya, farklı yerlere durmadan yolculuk yapıyorsunuz Yürüyen Şato ile.

Filmin en güzel noktası Kötülüğe kötülük ile cevap vermemek.Anlayış ve sevgi ile sanırım her şeyin üstesinden gelinebileceğini söylüyor hikaye bizlere.

Miyazaki denilince de akla gelen ilk 3-4 animeden birisi Howl's Moving Castle.

Dip not; Howl kadar da yakışıklı bir karakter görmedim ben :)



İyi Seyirler.

7 Şubat 2012 Salı

Spirited Away (Ruhların Kaçışı)


Uzak doğu Dünyası'nda, bilhassa Japonya'dan çıkan animelerin güzelliğini bilmeyen yoktur.Anime deyince de belli başlı yönetmenler akla gelir ki bunlardan birisi de Japon yönetmen Hayao Miyazaki.

Miyazaki'nin yazdığı, yönettiği, katkıda bulunduğu eserlerin haddi hesabı yok.Açıkçası yıllar önce bir kaç animesini izlemiş olan ben, bu aralar tekrar bu şaheserleri izlemeye karar verdim  ve baştan aşağı Miyazaki koleksiyonuna gömüldüm.Tüm eserlere şuradan ulaşabilirsiniz; Hayao Miyazaki

Gelelim bu yazıda bahsedeceğimiz filme.


Orjinal adı ''Sen to Chihiro no Kamikakushi'' olan fakat camiada ''Spirited Away'' olarak bilinen bu 2001 yılı yapımı güzel animenin senaryosu ve de yönetmenliği Miyazaki'ye ait.

Kısaca filmden bahsedecek olursak, Ailesi ile yeni bir yerleşim yerine taşınıcak olan Chihiro babasının kestirme bir yol denemesi sonucu kendilerini terkedilmiş, bir zamanların gözdesi olan bir eğlence parkında bulurlar.Babası ve annesi burada gördükleri sihirli yemekleri yemeleri sonucunda domuza dönüşürler.Chihiro Anne ve Babasını kurtarmak amacı ile bu yerde kalabilme savaşı verir.Etrafında cadılar, hayaletler, daha önce hiç görmediği yaratıklar ve gizemli büyücüler vardır.


Chihiro burada kalabilmek için kendisini kabul ettirmek ve kendisine bir iş bulmak zorundadır.Ancak bu aşamadan sonra Anne ve Babasına yardımcı olabilir ve bu yerden kurtulabilir.Film boyunca Chihiro'ya gizemli kişilik Haku eşilik edecek ve bu yerden kurtulmasına yardımcı olacaktır.

Chihiro bir yandan yeni girmiş olduğu bu Dünya'yı  tanımaya, buradaki ruhlarla iyi geçinmeye, kendisine verilen işe alışmaya çalışacak, bir yandan da Anne ve Babasına ulaşmaya çalışacak ve onları bu Dünya'dan kurtarmaya çalışırken başından geçirdiği maceraları keyifle izleyeceksiniz.

Film boyunca Miyazaki'nin nasıl bir hayalgücüne sahip olduğuna şaşıracaksınız.Kendinizi yaratılmış olan karakterleri ve onlara yüklenmiş olan anlamları anlamaya çalışırken bulabilirsiniz.

Ayrıca bu tür filmlerde mantık aramayın, hayalgücünde mantık olmaz!


Ayrıca sevginin her kapıyı açacağı, her kötülükle baş edebileceğini, her şeyin üstesinden gelebileceğini film alt metin olarak veriyor.Aslında filmi iyi analiz etmek lazım.Değişmekte olan insanlığa, tahrip edilen Dünya'ya karşı güzel karakter analizleri yapılmış.

Kısacası Çizgi film diyerek geçmemek lazım.Masalsı, mükemmel bir hikaye işlenmiş derinlerde.

Dip not olarak Bu animasyon, Oscar kazanan ilk anime olarak tarihe geçmiştir.


İyi Seyirler :)

5 Şubat 2012 Pazar

Dersu Uzala

Yapım: 1975  -  SSCB - Japonya
Tür: Dram,  Macera,
Süre: 141 dakika
Yönetmen: Akira Kurosawa,
Oyuncular: Dmitri Korshikov,  Maksim Munzuk,  Yuri Solomin,  Svetlana Danilchenko
Senaryo: Akira Kurosawa,  Yuri Nagibin,
Senaryo (Kitap): Akira Kurosawa,  Vladimir Arsenyev,  Yuri Nagibin,
Yapımcı: Yoichi Matsue,  Nikolai Sizov, 


Dersu Uzala
Akira Kurusava tarafından 1975 Sovyet - Japon ortak yapımı film. Filmden bahsetmeden önce ufak bir not geçirelim Kurusava hakkında; dönemin ekonomik şartlarındna etkilenen Kurusava film hazırlamak için parasız kalmış bu yüzden intihar eşiğine bile gelmiştir. sovyetlerin yardımıyla Kurusava kendini toparlar olmuş.






Filmimiz Rus yazar, kaşif ve botanikçi Vladimir Klavdiyeviç Arsenyev'in  1932 yılında Dersu Uzala adlı kitabından esinlenmiştir.
Dersu Uzala filmi uzun (141 dk) olmasının yanında ağır filmin içinde aşk, aksiyon ve gerilim türleri olmamasına rağmen izlenilmiyecek bir film olmadığını seyrederken anlıyorsunuz.
Dersu bilge bir avcıdır. Herşeyi billir; ötüşen kuşlardan sonra yağmurun dineceğini, ayak izlerine bakarak, gençlerin yürürken parmak ucuna bastığını yaşlıların ise topuklarına bastığın, bir kırık şişenin neler yapabileceğini. Dersu Güneşi de iyi bilir.
Kendinden sonra gelecekler için, pirinç tuz ve kibriti...
Dersu ağaç, rüzgar, ateş, toprak, kaplan ilede konuşur onlara insan gibi davranır.
Dersu saf ve naiftir, kaybedilmek istenmeyen bir dosttur.

2 Şubat 2012 Perşembe

Antarctic Journal

Yine uzun bir aradan sonra güzel bir film önerisi ile döneyim dedim.

Bu sefer önereceğim filmin orjinal adı Namgeuk-ilgi , Antarctic Journal olarak da biliniyor.2005 yapımı, Güney Kore Sineması'na ait bu film bir doğa yolculuğunda gelişen olayları konu ediniyor.


Kısaca filmden bahsedecek olursak, Antartika'ya giderek, soğukluğu -80° C'de olan erişilemeyen bölge olarak bilinen yere doğru gitmeye çalışan 6 Güney Kore'li dağcının başından geçen olayları anlatıyor.Dağcılar, 6 ay süren gün batımı dönemi gelmeden önce bu bölgeye ulaşarak, yolculuklarını tamamlamak istiyorlar.

Yolculuk sırasında bir arkadaşlarının zor şartlar sonucunda hastalanması ve geride kalması sebebi ile kaybediyorlar.Bu olayın yaşanması gizemli olayların başlangıcı oluyor.


Yıllar önce bu bölgede, aynı amacı gerçekleştirmek isteyen İngiliz dağcılara ait eşyalar ve hatta birisine ait bir ceset buluyorlar.Bir adet de bu macerayı anlatan, ama sayfaları okunmayan bir günlük buluyorlar.


Zor hava koşulları nedeni ile merkez ile bağlantılarını kaybediyorlar.Bu arada bir arkadaşlarını daha kaybeden ekip, yola 4 kişi olarak devam ediyor.Bir yandan bu noktadan sonra yolculuğa son vermek isteyen dağcılar varken, bir yandan da onlara karşı çıkan ve sonuna kadar bu yolculuğu sürdüreceklerini söyleyen Choi Do arasında çekişmeler baş gösterir.Filmin ilerleyen sahnelerinde Choi Do'nun bu yolculuk sırasında nasıl başka bir insan haline geldiğini, kendini kaybettiğini, ve ekip arkadaşlarını nasıl bir durum içine soktuğunu görmek mümkün.(Daha fazla detay vermeyeyim, yoksa spoiler yumurtlayacağım:) )


Başrol oyuncusu Kang-ho Song'u bir çok Güney Kore filminden tanıyoruz.(The host, Memories of murder, Sympathy for Mr. Vengeance, Thirst vs.) Canlandırdığı karakter her ne kadar filmin ilerleyen sahnelerinde insanı rahatsız etse de, rolünün hakkını verdiğiniz söyleyebiliriz.Fakat film hakkında tek eleştirim filmin sonunun  çok boş bırakıldığı.Beklemediğim şekilde bağlanmadı maalesef.Senaryo burada çok zayıf kalmış.Joon-ho Bong böyle yapmazdı ama inanın çok şaşırdım.

Yine de güzel bir psikolojik-gerilim sizi bekliyor.