moğolistan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
moğolistan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Mart 2013 Çarşamba

Khadak

2006 Yılı, Belçika yapımı olan fakat canımız, ciğerimiz Moğolistan'da çekilen Khadak adlı filmden bahsetmek istiyorum.


Konusuna değinirsek, yıllardır göçebe yaşam tarzını benimseyen halkın, Devlet tarafından türlü bahanelerle doğal yaşamlarından alınıp, çirkin kentleşmenin bir parçası olmak zorunda bırakılmalarını konu alıyor.Esasında çok da yabancı olmadığımız, atalarımızın yıllar önce yaşadığı o ''geçiş'' döneminin Moğol versiyonu.Modern zamana ait bir dram diyebiliriz.

Esasında bir festival filmi ki, 2004 yılında Berlin ustalık okulu en iyi senaryo ödülünü kazanmış.Festival filmi olması sebebi ile filmi dikkatli izlemenizi öneririm.Özellikle Asya kültürlerini seven, takip eden biriyseniz, Moğolların alışkanlıklarını izleyebileceğiniz, Şamanizmi gözlemleyebileceğiniz, Moğolistan'daki kış şartları çerçevesinde insanlarının yaşam tarzlarını inceleyebileceğiniz bir film Khadak.


Filmde dikkatinizi çekecek bir çok öge mevcut.Özellikle Devlet'in insanları zorla şehir merkezine hapsetmesi, kömür ocaklarında çalışmaya zorlaması ve bu yaptırım karşısında İnsanların çaresiz oluşunu izliyorsunuz.Sonunda ise ''Yanlış giden bir şey var'' diyerek tüm halkın askerleri ezip geçmesi, tekrar kendi hayatlarına, ait oldukları bozkırlara gidişi ise paha biçilmez. Ha bu arada ufak da olsa bir aşk hikayesi barındırıyor film.


İzlemenizi tavsiye ediyorum.Özellikle benim gibi Moğolistan manyağı iseniz.

İyi Seyirler.

3 Aralık 2012 Pazartesi

The Cave Of The Yellow Dog


Geçen seneden beri aklımda olan, bir şekilde sınırlarımı zorlayarak gitmek istediğim bir ülke Moğolistan.Bu aralar sürekli bir yerlerde karşıma çıkıyor.Atlas Dergisinin Kasım sayısında ise Moğolistan ile ilgili bir yazı vardı hatta.''Dukha Türkleri ile 2 ay çadırda kalmak.'' Çok enteresan bir deneyim, mutlaka okuyun.


Uçsuz bucaksız ve akıl almaz bozkırları, göçebe yaşamları, kırmızı yanaklı şirin  mi şirin çocukları, ren geyikleri, koca dağları, tarih kitaplarında okuduğumuz Orhun Anıtları ve Cengiz Han'ı ile hatırladığımız, yüz ölçümüne baktığınızda Türkiye'nin neredeyse iki katı olan fakat nüfusunun sadece 2,7 milyon civarında olduğu varsayılan bir  ülke Moğolistan. Belki turizm açısından çok fazla tercih edilmeyen bir yer olabilir fakat gezginlerin son zamanlarda oldukça rağbet gösterdiği bir ülke Moğolistan.
Orjinal adı Die Hohle Des Gelben Hundes, uluslararası adı ise The Cave Of The Yellos Dog olan 2005 yapımı bu eser geçenlerde izlediğim ve adeta Moğolistan'a gitmek aşkı ile yanıp tutuştuğum Alman/ Moğol ortak yapımı bir film.Aslında film de değil ufak bütçeli, belgesel tadında bir şaheser.O kadar samimi, o kadar büyüleyici bir atmosferi var ki.


Film, Moğolistan'ın kırsal kesiminde, göçebe çadır yaşamını sürderen 5 kişilik bir aile üzerinde yoğunlaşıyor.Aslında gerçek Moğol yaşamı anlatılıyor bu belgeselde.Göçebe çadır hayatını, günlük yapılan işleri, çocukların bozkırdaki oyunlarını, ailenin birbirleriyle olan iletişimlerini irdeliyor.Evin büyük kızı Nansalmaa ile bir inde bulduğu ve Zochor ismini verdiği köpek ile kurduğu yakınlık, köpeğe olan karşılıksız sevgisi ise görülmeye değer. Nansalmaa o kadar tatlı ve zeki bir kız ki açıkçası o yaştaki bir çocuğun bu kadar güzel oyunculuk sergilemesi epey etkiledi beni.''Film'' gibi değil de gündelik yaşam fark ettirilmeden kameraya alınmış ve ekrana yansıtılmış gibi.O kadar doğal ve bir o kadar gerçek ki.
Büyük şehirlerde, karmaşanın, küreselleşme ve kentleşmenin ortasında yaşamaya çalışan bizlerin boş şeyler çerçevesinde koştuğunu gözler önüne seriyor film.Fakat filmin sonunda maalesef aile de bu kentleşme gerçekliğinden nasibini alarak, şehre taşınma kararı alıyor.Belki geçerli sebepleri var fakat  sonuç olarak bu ailenin bir devlete ve de bir sistemin çıkarlarına dahil olmaya ihtiyacı var mı ki?


İyi Seyirler.